Tuesday, December 23, 2014

Javier Ruibal - La Flor De Estambul



La Flor De Estambul demiş Javier Ruibal, flamenkoyu, magrebi, saharayı bir güzel yoğurmuş ki... İstanbul'un Çiçeği anlamına gelen bu parça, Ruibal'ın vokal bir efsane olduğunun canlı örneği...Hani Minyatürler var, türk ezgilerinin batı düzeninde çalan ünlü kemancımız Cihat Aşkın ve piyanistimiz Mehru Ensari, işte o ikisinin ezgilerine bir de efsane bir ses eklenmiş...Tam da Barselona'ya gitme planı yaparken, Endülüs etti bizi Ruibal...

Aşağıda İspanyolca sözleri ve Türkçe çevirisini de afiyetle buyurun..

La Flor De Estambul, said Javier Ruibal, by combining the flamenco, maghreb and sahara so perfectly...This song, meaning The Flower of Istanbul, is a live example to show that Ruibal is a living vocal legend...It's like listening to Miniatures - famous turkish violinist Cihat Aşkın and pianist Mehru Ensari, composing turkish folk with the western music - but it's instrumental you know. This song is like Javier just added a legendary voice on it... We were just planning to go to Barcelona, and felt so Andalusia with Ruibal...

Sing with the spanish lyrics below...
Enjoy,

Debutó en París
la Flor de Estambul,
comenzó a bailar y todo
se quedó en silencio.
Luz en tornasol,
púrpura y añil,
de su mano alada hasta
la gracia de su pecho.
        ¿Y quién no da
        la vida por un sueño
        de diosa
        modelada por el genio?
Ni favorita del sultán
ni esclava en venta en
la puerta de Oriente,
ella es la estrella de "Pigalle",
la danzarina que
burló su suerte.
        ¿Y quién no da
        la vida por ser dueño
        del aire que
        se agita tras su ego?
A conquistar la "Tour Eiffel"
pisando la
soberbia de Occidente,
ella es la estrella de "Pigalle",
la danzarina que
me hirió de muerte.
        ¿Y quién no da
        la vida por un sueño
        de diosa
        modelada por el genio?
La la laila...

İlk defa Paris'te sahneye çıktı,
İstanbul'un Çiçeği,
Dans etmeye başladı,
Ve sessiz kaldı.
Ayçiçeğindeki ışık,
Mor ve çivit mavisi,
Kanatlı ellerinden,
Zarafetli sinesine kadar.
Kim vermez,
Hayatını,
Bu dahice yaratılmış,
İlahi güzelliğin rüyasına?
Ne sultanın en sevdiği,
Ne de satılık bir köle o,
Doğunun kapısında,
Pigalle'nin yıldızı o,
Bir dansçı o,
Kaderiyle alay eden.
Ve kim vermez,
Hayatını,
Onun benliğinin arkasında,
Uyandırdığı havanın sahibi olabilmek için?
Eyfel Kulesi'ni fethetmek için,
Üstünden geçiyor,
Batının kibrinin,
Pigalle*nin yıldızı o,
Bir dansçı o,
Beni ölümüne yaralayan.
Ve kim vermez,
Hayatını,
Böyle dahice yaratılmış,
İlahi güzelliğe?
La la la...

No comments:

Post a Comment